Esenlikler, ben Mehmet İpek; nâm-ı diğer Derbentçioğlu.
Bundan dört yıl önce alan adını almıştım . Ancak yoğun bir dönemimde yenilemeyi unutmuştum. Temmuz ayında yeniden aldım ve kendi güncem (blog) olacak ağyüzünü yapmaya karar verdim.
Burada düşünce dünyamdan, gittiğim yerlerden, yaşadıklarımdan, güncel siyaset ve yaşamdan ve ilgilendiğim konularla ilgili bazen köşe yazısı, bazen eleştiri ve şikayet, bazen de akademik makale tadında yazacağım. Fazla aksatmadan güncel tutmayı düşünüyorum.
Facebook ve twitter gibi sosyal medya ortamları iletişim açısından faydalı olsa da orada yazdıklarımızın havada kaldığını ve anlık beğeni ve paylaşımlara kurban gittiğini düşünüyorum. Bu yüzden yazdıklarımı arşivleyeceğim bir ağyüzü yapmayı hep düşündüm.
Bugün ilk yazımı yazmaya karar verdim çünkü bugün İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşu ve Cumhuriyet’e giden yoldur. Hayatımın yaklaşık 13 yılının da İzmir’de geçtiğini göz önüne alırsak İzmir’in bende yeri bir başkadır ve üçüncü memleketimdir.

9 Eylül 1922 tarihi, Türk milletinin Ergenekon’dan çıkar gibi yeni bir başlangıç yaptığı gündür. Ben de ilk yazımı elbet bugün yayınlayacaktım.
İzmir’in kurtuluşunun 96. yıl dönümü kutlu olsun.
Bu vesileyle başta ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, kendilerini İzmir’de karşılayan 5. Süvari Kolordusu Komutanı Fahrettin Altay’ı, İzmir’e ilk giren Mürsel Paşa’yı, şanlı bayrağımızı Hükümet Konağına çeken Yüzbaşı Şerafettin’i, Büyük Taarruz’un komutanları Ali Fuat, Kazım Karabekir , Fevzi Çakmak ve Sakallı Nureddin Paşa’ları ve tüm şehit ve gazilerimizi minnetle ve şükranla anıyorum.
Yaradan onları yarlıgasın, tinlerini kutlulasın.
Uçurum kenarında yıkık bir ülke… Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar… Yıllarca süren savaş… Ondan sonra, içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız, devrimler… İşte Türk genel devriminin bir kısa diyemi…
─ CHP 4. Büyük Kurultayı açılış konuşmasından bir bölüm, 9 Mayıs 1935
Ebedi başkomutanımızın çizdiği yolda, eğilmeden, bükülmeden yürüyeceğiz.
Yaradan tinlerini kutlulasın. Bilge Kağan’ın, “küçük kardeşi” büyük komutan Köl Tiğin için Orhun kitabelerinde yazdığı gibi “Zamanı Tengri yaşar, kişi oğlu ölmek içindir” şiarıyla onlara layık yaşayacağız…